İklim krizinin her geçen gün artan tehdidiyle karşı karşıya olan küresel toplum, hâlâ %80 oranında fosil yakıtlarla çalışan bir enerji ve ulaşım sistemini kullanıyor. Bu sistemi dönüştürmek, adil ve uygulanabilir bir geçişi sağlamak için tüm aktörlerin hem sorumluluk alması hem de eyleme geçmesi gerekiyor.
Bu aşamada iyi haber şu ki, dünya bir enerji devriminin eşiğinde. Rüzgâr, güneş, su, dalga ve jeotermal enerjinin potansiyelinden yararlanan, maliyet açısından etkin yenilenebilir enerji teknolojileri hızla hayata geçiriliyor. BM Çevre Programı’nın Ekim 2024 tarihli “Critical Transition” raporuna göre, yenilenebilir enerji üretim kapasitesi 2011 ile 2023 yılları arasında beş kat arttı.
Yenilenebilir enerji sistemlerine yatırım yapılırken, hâlâ elektriğe erişimi olmayan yaklaşık 750 milyon, temiz pişirme yakıtına ulaşamayan 2,4 milyar insanı da kapsayacak, gelişmekte olan ülkelerin de ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran, adil ve kademeli bir geçiş sürecini de planlamak gerekiyor. Bu adaletin sağlanması, yenilenebilir enerji sistemine geçişin başarılı olması için kritik önem taşıyor.
Enerji dönüşümü yüksek miktarda mineral gerektirir. Elektrik şebekeleri inşa etmek, güneş panelleri kurmak, bataryalar üretmek gibi yenilenebilir enerji süreci büyük miktarda mineral kullanımını içeriyor. BM Critical Transition raporuna göre, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için, bu minerallerin 2022 seviyelerine kıyasla altı kat daha fazla üretilmesi gerekiyor. Aynı minerallerin, yeni dijital ekonomiyi besleyen akıllı telefonlar ve veri merkezlerinde de kullanıldığı göz önüne alındığında, bu malzemelerin 21. yüzyıl ekonomileri için giderek daha önemli hâle geldiği görülüyor.
Tüm bu veriler, hem günümüz enerji üretim sürecinde, hem de yenilenebilir enerjiye geçiş teknolojilerinde kömür, mineral ve değerli metal madenciliğinin kritik rolünü gösteriyor. Bu süreçte, gerekli madenlerin sorumlu bir şekilde çıkarılması, işlenmesi, çevresel ve sosyal etkilerin azaltılması önem kazanıyor. Bu noktada fayda paylaşımı, katma değer yaratma ve ekonomik çeşitliliğin geliştirilmesi gerekiyor.
Yenilenebilir enerjinin dünya çapında her ölçekte hızla yaygınlaştırılması için hükümetlerin dünyanın enerji altyapısını, özellikle de elektrik taşıyan şebeke sistemlerini yeniden donatması ve geliştirmesi gerekiyor. 2050 yılında net sıfır hedefine ulaşmak için, 2022’de 28 milyon terawatt saat (TWh) olan elektrik talebinin ve arzının 2050’de yaklaşık 4 katına çıkarak 100 milyon TWh’ye yükselmesi gerekecek. Bu noktada enerji depolama sistemlerini de geliştirmek büyük önem taşıyor.
Net sıfıra ulaşmak için yenilenebilir enerji teknolojilerinde daha fazla verimlilik, daha döngüsel bir ekonomi, madenciliğe yönelik daha sorumlu yaklaşımlar en önemli üç başlık olarak öne çıkıyor. Yeni, döngüsel ve verimli bir enerji sistemi; temiz enerjiyi üretmek, depolamak, iletmek ve kullanma süreçlerinin tamamını kapsıyor.